
Gözde ÖLÇER
Fizyoterapist
8 yıllık bir fizyoterapist olarak söyleyebilirim ki herkesin hastalık anlayışı ve ağrı algısı çok farklı. Her hastayı kendi yaşantısı içerisinde anlamak, saygı duymak ve bu farkındalıkla tedavi etmek gerekli.
Fizyoterapist
8 yıllık bir fizyoterapist olarak söyleyebilirim ki herkesin hastalık anlayışı ve ağrı algısı çok farklı. Her hastayı kendi yaşantısı içerisinde anlamak, saygı duymak ve bu farkındalıkla tedavi etmek gerekli.
Mesleğimi seçerken ve hayatımı kurarken her zaman en şanslı hissettiğim alan; ailem oldu. Lisede başarılı bir eğitim hayatım vardı fakat her zaman seçeceğim bölüm konusunda özgür bırakılmış; öğretmen, aşçı, müzisyen, doktor, ressam, mimar her şeyi olabilirdim.
Bir taraftan insanlara iyi gelecek, kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacak bir alan olsun; diğer yandan da bu işi yaparken mutlu olayım istiyordum. Sınav sonrası bir takım araştırmalar ile fizik tedavi bölümünde bu isteğimin gerçekleşeceğine ikna oldum ve 2008 yılında Hacettepe Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nü kazandım.
Lisans hayatım boyunca çok fazla alanda staj yapma şansım oldu ve farklı hastalar ile karşılaştım. O zamanlar nörolojik rehabilitasyon ilgimi çekmiş ve yüksek lisans yapmaya karar vermiştim. 2013 yılında mezun oldum ve özel bir klinikte çalışmaya başladım.
Aynı zamanda Hacettepe Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümünde yüksek lisansa başladım. Fakat ben nörolojik rehabilitasyon diye girdiğim yüksek lisans eğitimimde kendimi Genel Fizyoterapi alanında buldum ve hiçbir şekilde nörolojiye geçiş yapamadım. Ama yüksek lisansı tamamlamak istiyordum ve bu nedenle 2015 yılında yurtdışında bir müzik terapi eğitimine katıldım ve tezimi bu alanda 2018 yılında tamamladım. Türkiye’de müzik terapi alanında tez çalışması yapmış ilk fizyoterapist olmuştum ama mesleki engeller bunu devam ettirmeme olanak sunmadı.
Bu arada 5 yıllık çalışma hayatı beni monotonlaştırmış ve motivasyonumu kaybettirmişti. Bu nedenle 2018 ağustos ayında işten ayrılıp doktoraya devam ettim. 1 yıl dinlendikten sonra beni geliştirecek yeni bilgilerin, yeni alanların peşine düşmüştüm; mesleği bırakıp farklı eğitimler almak istiyordum.
Çünkü klasik fizik tedavi yöntemleri ile hastaları tam olarak iyileştiremiyor ve bu durum mesleki motivasyonumu çok düşürüyordu. Mesleğe devam edip etmeme kararımı sorgularken İKOMT kursu ile karşılaştım. Kendime bu hayatta bir şans daha verme kararı aldım ve kursa başladım. Kaliteli bir manuel terapi eğitimi alacağıma ve insanlara daha iyi tedavi sunacağıma ilk gün inanmıştım. Eğitim benim için bambaşka bir yol açıyordu ve ben çok hevesliydim. Ama The Beatles grubu üyesi John Lennon’un hayatı tanımladığı ‘Life is what happens to you while you’re busy making other plans’ sözünü tecrübe ettiğim bir sene; 2019 oldu.
O sene içerisinde annemin meme kanseri olduğunu öğrendik ve benim için tam bir yıkım olmuştu. Her şeyi yoluna koymaya çalışırken hayat daha vaktin var, bekle diyordu. Tabii o zaman bunu anlayamıyorsunuz, olayların içindeyken gelen mesajı görmek çok zor oluyor. Annemin hastalık sürecinde takındığı tavır beni çok etkilemişti. Son tedavisine gidene kadar asla vazgeçmedi, umutsuzluğa kapılmadı. Ben de 30 yaşımda ‘vazgeçme’nin kolay yol olduğunu öğrendim. Devam eden İKOMT eğitimi de mesleğime olan inancımı ve motivasyonumu geri getirmişti. Böylece konfor alanımdan çıkmayı deneyimlemiş oldum ve manuel terapi alanında çalışmaya başladım.
Yaşamak çok güzel! Herkesin bu hayatı mümkün olduğunca kaliteli, doyasıya yaşama hakkı olduğuna inanıyorum. Ağrı ise hayat kalitemizi düşüren bir problem ve bunu çözebilmek; insanları ağrısız bir yaşama dahil edebiliyor olmak beni çok mutlu ediyor.
Her an her şey olabilir; her şey insanlar içindir. Yaşarken sadece bunların geçeceğini bilmek, hayatın bir akarsu gibi durmadan aktığını görmek gerekli. O akarsu ne duruyor; ne de terse dönüyor. Çok uzun süredir olaylara, duygulara direnmeyip o an’ı olduğu gibi kabul edip; çözüm aramanın yaşamı kolaylaştırdığını bilerek devam ediyorum.
Hayatın bana zorluk çıkardığı kısım annemin hastalığıydı; ama bu yaşarken zordu. Sonrasında bu olaydan edindiğim ve hayatımın bugününe çok büyük katkısı olan bir durum haline geldi. Hayattan edindiğim bu tecrübe ile çalışırken ve kendimi geliştirirken konfor alanını terk etmeyi, pes etmemeyi, çok çalışmayı, kaos durumlarını olumlu duruma da dönüştürebileceğimi anladım.
8 yıllık bir fizyoterapist olarak söyleyebilirim ki herkesin hastalık anlayışı ve ağrı algısı çok farklı. Her hastayı kendi yaşantısı içerisinde anlamak, saygı duymak ve bu farkındalıkla tedavi etmek gerekli.
Hatırlayabildiğim ilk anılarımda babamın sabah çok erken saatlerde işe gidip akşam geç saatlere kadar çalışıyor olması var. Yaptığı her işin kalitesine çok önem veren bir motor ustası; aynı zamanda da her işini takip eder. Hem çok çalışmayı hem de kaliteli iş yapmayı babamdan öğrendim.
Eğitimler
Mesleki deneyimler
Katıldığı Kurslar ve Sertifikalar